Okunması Gereken 6 DC Çizgi Romanı

DC’yi anlatmaya gerek olduğunu zannetmiyorum. Süper kahraman kavramını kültürümüzün parçası haline getiren şirket, rakibinin aksine kurumsal tarihinin her döneminde iyi yazar ve çizerleri elinde tutup niceliğe değil niteliğe önem vermiştir. Bu yüzden hayranlarla yayın evinin arasında duygusal bir bağ vardır. Tabi gelmiş geçmiş en harika süper kahraman olan Batman’in evi olması da bu bağı güçlendiriyor. Aramızda ciddi anlamda Batman’den daha harika bir kahraman olduğunu düşünen yok değil mi?
1-Sandman

Neil Gaiman‘ın kendisinden de izler taşıyan ilahi trajikomedisi bana göre yazılmış (ve muhtemelen yazılacak) en iyi çizgi romandır. Shakespeare zamanında nasıl mitleri ve hikayeleri parodileştirerek başarıya ulaştıysa Neil Gaiman bunu 20. yüzyılın makineleşen dünyasında yapıyor. Sandman‘in en güçlü yanı, hepsi dahiyane olan yüzlerce yan hikayenin başarıyla kurguya aktarılması. Yeraltı çizgi romancılığı geleneğinin olanaklarını sonuna kadar kullanan seri İthaki Yayınları tarafından başarıyla dilimize kazandırılıyor.
2-Watchmen

Alan Moore ve Dave Gibbons‘un yapı sökücü eseri için kısa bir tanıtım elbette yetersiz kalacaktır. Her anlamda mükemmel bir eser olan Watchmen, Time dergisi tarafından 20. yüzyılda İngilizce dilinde yazılmış en iyi 100 romandan biri olarak seçilmiş. Ayrıca çizgi romanın modern çağının başlangıcı kabul edilen eser dilimize İthaki yayınları tarafından kazandırıldı.
3-Doomsday Clock

Geoff Johns‘un yazıp Gary Frank‘ın çizdiği Doomsday Clock, DC evreninde Watchmen’in mirasını başarıyla sürdürüyor. Bununla da kalmayan seri DC’nin ikonik karakterlerine Watchmen tarzı bir bakış açısı sunuyor.
4-Saga of Swamp Thing

Alan Moore‘un Watchmen’den sonra en önemli eseri Saga of Swamp Thing, Watchmen gibi devrimsel bir eser. Endüstrideki yerinin yanında son derece etkileyici ve orijinal hikayesiyle de okunmaya değer bir eser. Çok sevilen John Constantine karakterinin de bu seriden çıktığını belirtmeden geçmeyelim.
5-Arkham Asylum
/cdn.vox-cdn.com/uploads/chorus_image/image/56581537/AA1__5_.0.jpg)
Arkham Tımarhanesi, bir süper kahraman hikayesi değil, bir psikolojik gerilim hikayesi. Kuzuların Sessizliği gibi eserlerin hayranlarına hitap eden bu grafik roman benim de en sevdiğim Batman hikayesi. Dilimize JBC tarafından kazandırılan kitap Batman’in Gotham’daki diğer kostümlülerden farkının ne olduğunu sorguluyor. En başarılı Batman serilerinden birine imza atan Grant Morrison, Arkham Asylum‘da karakteri ilk kez ele almış. Frank Miller’ın The Dark Knight Returns ile Batman’i yorumlamasından esinlenerek bir nevi kendi Batman’ini yaratmış. Sandman’in kapaklarından hatırladığımız Dave McKean‘in sürreal ve saykodelik çizimleri hikayenin odaklandığı delilik hissini güçlendiriyor.
6-Identity Crisis

Identity Crisis çok farklı bir Justice League hikayesi çünkü kimi zaman evreni korumak için mücadele veren kudretli kahramanlarımızın insani yönüne odaklanıyor ve onları hepsini etkileyen bir polisiyenin içine atıyor. Yazar Brad Meltzer ortak evren olayının kendisini çok kısıtladığını ama yapılabilecek en devrimsel hareketi yaptığını söylüyor.