Nikola TESLA’yı Anlamak
Bu makalemde Nikola Tesla’nın biyografisi yada yaptığı icatlardan çok onu oluşturan şartları ele alacağız. Nikola Tesla nasıl zamanının ötesinde bir insan olageldi. Onu o yapan şartlar nelerdi? Hayatındaki dönüm noktaları, üzüntüleri, kişilik yapısı, hayalleri nasıldı? Gelin hadi Nikola Tesla’yı anlamaya çalışalım.
1870’lerde Newyork
Olayları yaşanıldığı zamana göre değerlendirmek, 1870’lerin dünyasını tasavvur etmek ve o zamana göre düşünmeye çalışmak gerekir. Çoğu yerde aydınlatmanın olmadığı merkezi bölgelerin gaz lambaları (1807) ile aydınlatılmaya çalışıldığı bir dünya hayal edin ve bu devirde yaşayan siz, çevrenizdekilere uçan otomobillerden, ölüm silahlarından bahsetmeye çalışıyorsunuz.
Sırp asıllı Amerikan bilim adamı (1856-1943) Hırvatistan’ın Lika bölgesinin Smilyan köyünde doğdu. Abisinin ölümü üzerine ailesinin aşırı baskısı ile karşılaştı. Yıllarca annesi ona abisini anlattı durdu Bu sebepten dolayı Nikola’yı abisinin ölümü derinden etkilemiş ve kendine güvensiz bir çocuk olarak büyümesine sebep olmuştu.
5 kardeşin en büyükleri “Daniel (12 yaş)”, “Nikola (5 yaş)” 4. olarak dünyaya geldi. Arap atının neden olduğu sanılan bir kaza sonucu abisi hayatını kaybediyordu. Anlattığına bakılırsa ölen ağabeyinin hatırası yanında Nikola’nın tüm yaptıkları sönük kalıyordu. Benzer bir durum ölen abisinin adı konulan Salvador Dali için de geçerliydi. Her iki şahıs da küçük yaşlarda kendilerini kanıtlama çabası içerisine girmişler ve yaratıcılıkları beklenenden daha önce ortaya çıkmıştır.
Başka bir iddia ise Daniel evin kilerine düşmüş ve bu nedenle ölmüştür. Kendisinden geçmiş yarı bilinçsiz halde iken Nikola’yı kendisini merdivenlerden aşağı itmekle suçlamıştır. Aile içerisinde neler yaşandı bilinmez. Nikola hayatının ileriki bölümlerinde bile ağabeyinin ölümü ile alakalı birçok kabus görecektir.
Her zaman için 3’e bölünebilen rakamları tercih ediyordu. 3 dilim peynir, 9 dilim ekmek gibi. Mikroplardan tiksinti ile karışık korku duyuyor ve her zaman için etrafı temizleme isteği içerisinde beliriyordu. Parıltılar saçmakta olan kristalleri ve camları tekrar tekrar temizliyor, parlatıyordu. Kristal mücevheratı seviyor fakat kadınlar üzerinde gördüğünde itici geliyordu. Lokmanın tüm kübik özelliklerini hesap ediyor, başka türlü yediği yemekten zevk alamıyordu. Yürürken adımlarını sayıyor. Kadınların saçlarına dokunamıyordu.
Tesla’nın fotoğrafik hafızasının ve yaratıcı dehasının kendisine annesinden miras kaldığı söylenir. Annesi ailesinin tüm sorumluluğunu üstlenmek zorunda kaldığı için okula gidememişti. Buna karşın inanılmaz bir hafızaya ve el yeteneğine sahipti. Ciltler dolusu yerli ve klasik Avrupa şiirini ezbere biliyordu. Nikola da birçok şiir yazdı. Bu şiirleri farklı dillerde okuyup hava atmaktan çok hoşlanırdı.
Küçüklüğünde annesi gibi küçük icatlar yapmış, Büyükbabası’nın saatlerini parçalara ayırarak yeniden toplamayı çok severmiş. Babası papazlığın da getirmiş olduğu özellikler ile zamanının ilerisinde bir adamdı. Zaman zaman “adil insan” takma adı ile makaleler yayınlıyordu. Nikola küçük yaşta babasının hatırı sayılır kütüphanesindeki kitapları hatmetmeye başlamıştı. Erkek çocuklar genelde kiliseye ya da orduya gönderilir, kız çocuklar da papazlarla ya da subaylarla evlendirilirdi. Doğar doğmaz bir din görevlisi olacağı belirlenmişti. Babası oğlunu bu göreve hazırlamak için her gün tekrarlanacak olan egzersizler uyguluyordu.
- Başkalarının düşüncelerini tahmin etmek
- İfadelerdeki hataları bulmak
- Uzun cümleleri tekrar etmek
- Zihinden hesaplar yapmak gibi…
Bu günlük çalışmaların amacı hafızayı ve düşünme gücünü geliştirmek ve özellikle de eleştirel bir düşünce sistemi yaratmaktı. Okulda öğretmen soruyu tahtaya yazar yazmaz yanıtı patlatan cesaret kırıcı öğrencilerden biriydi. Slav diyalektlerinin yanı sıra İngilizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca’ya hakim olacaktı. Ama asıl matematikte yıldızlaşmıştı.
Beyninde ışık patlamaları yaşıyordu. “Bir sözcük duyduğumda bunun bana ifade ettiği nesne gözlerimin önünde bütün canlılığı ile ortaya çıkıyordu ve elimi uzattığım taktirde ona dokunup dokunamayacağımdan bir türlü emin olamıyordum. Bu bende büyük bir huzursuzluk ve kaygı yaratıyordu. Başvurduğum hiçbir psikoloji ya da fizyoloji uzmanı bu durumu tam olarak açıklayamıyordu. ” demiştir.
Daha sonra bu yeteneği sayesinde tasarımlarını bir madde, çizim yada deneye ihtiyaç duymadan zihninde sanki gerçekmiş gibi canlandırabildiğini fark edecekti ve sonrasında “yaptığım bir türbini düşüncelerimde işletmem ile atölyemde test etmem arasında benim için bir fark yoktur” der.
Korkunç görüntüleri zihninden söküp atabildiği zaman 12 yaşındaydı. Ancak tehlikede yada stresli olduğu zamanlarda ortaya çıkan kaçınılmaz ışık patlamalarından asla kurtulamayacaktı. 60 yaşına geldiğinde bu ışık patlamalarını hala yaşıyordu. Yeni bir fikrin zihninde patlayıvermesi gibi. Ama artık eskisi kadar heyecan verici değildi daha etkisiz ve zayıftı. Nikola günümüzde yaşasaydı eğer hemen şizofren tanısı konulacaktı ve yaratıcılığı hemen tedavi edilecekti. Ama o zaman için açıklayamadıklarından dolayı sinir bozukluğu denilip geçilmişti. Birkaç oda uzaklıktaki bir saatin tik tak seslerini bile duyabiliyordu. Odasında dolanan bir sineğin vızıltısı kulak zarını patlatacak gibi oluyordu. (Hiper sensitivite) Arada sırada da nöbet’e benzer çırpınışlar içerisine giriyordu.
Düşünce transferi konusunda harika deneyimler yaşadığını iddia ederdi. Sezgi ile dışsal olaylar arasında bağlantı kurmaya çalışıyordu. Konuklardan bazıları Philedelphia’ya giden trene binmek için hazırlık yapıyordu. Nikola’nın kapıldığı kuvvetli bir dürtü; konukların treni kaçırmasını sağlamıştı ve tren kaza yapacaktı.
Küçük yaşlarda koleraya yakalandı. 9 ay yatakta kaldı ve zar zor hareket edebiliyordu. Babasına “belki mühendislik okumama izin verirseniz kendimi daha iyi hissederim” dedi. Babası Nikola’nın ne olursa olsun din adamı olmasını isterken bu defa kendi merhameti ile karşı karşıya kalmıştı. Ölümcül hastalık sonrası iyileşen Nikola 1875’de Avusturya Graz Politeknik’e başlayacaktı.
28 yaşında 1884’de ABD’ye geldi. Çalıştığı temel konular Fizik, Matematik, Mekanikti. Küçüklükten gelen bir alışkanlık mıdır nedir? Eline geçen kitapların hepsini okuyordu. O devirde yazılan kitapları okuyabilmek için günde 72 fincan koyu kahve içecekti. Elektriği kendisini şoklama ve tedavi aracı olarak kullanıyordu. Vücudundan düşük amperlerde elektrik geçirdiğinde yenilendiğini hissediyordu.
Bir gösterim için Paris’ten Gramme makinesı getiriliyor. Bu makine bir doğru akım aygıtı. Hem motor hem de dinamo görevi görüyor. Tesla acemice Profesöre kömütatörü kaldırarak ve alternatif akıma bağlayarak tasarımın geliştirilebileceğini söylüyor. Profesör “Bay Tesla büyük işler başaracak ama bunu asla yapamayacak, bu yer çekimi gibi sabit bir çekim kuvvetini merkezkaç kuvvetine çevirmeye çalışmakla aynı şey olur” demiştir.
Kumar Sevdası: Bir ara düzensiz hayat sürmekten dolayı polis tarafından şehirden atıldığı anlatılır. Bir gün annesi “git keyfine bak pek yakında elimizdeki her şeyi kaybedeceksin ve bu çok daha iyi olacak” demiştir. Sonrasında bu şehvet annesinin sözü ile yüreğinden söküp atılacaktı.
İş Hayatı: Haddinden fazla sigara, kahve içiyor ve günde 20 saat civarında çalışıyordu. Bu da kalbini zayıf düşürüyordu. Soğuk alev olarak adlandırdığı düşük akımlardaki elektrik hem zihnini hem de cildini tazeliyordu. Daha uzun süreler çalışabilmek için arada kendisine düşük akımlarda elektrik veriyordu.
Yanlış aktarılan bir şeyi düzeltmek lazım. Tesla Ne AC akımı bulmuş Ne de AC motoru. Tesla iyi çalışan bir AC motor tasarlamıştır. Tesla Mr. Batchelor’un referans mektubunu alarak Edison’la tanışmış ve altında işe başlamıştır. İlk iş olarak Edison ondan bir geminin aydınlatma şebekesini tamirini ister. Tesla bunu vaktinden önce çabucak bitirir.
Çok geçmeden Tesla, Edison’un ilkel dinamolarını da elden geçirir ve tamir eder. Yeniden yapılanma kapsamında 24 adet dinamoyu geliştirmekle kalmaz ve bir de kontrol mekanizması ekler ve patentini alır. Edison, Tesla’ya iş sonunda 50 bin dolar vereceğine söz verir fakat sözünü tutmaz. Hatta “Senin Amerikalıların espri anlayışından haberin yok anlaşılan” diyerek onu alaya bile alır ve bu olaydan sonra Tesla ve Edison’un yolları ayrılır.
Edison, Tesla’yı bir teorisyen ve kültürlü olduğu için sevmiyordu. Tesla’da Edison için deney bağımlılığı hakkında “Edison ancak arıda bulunacak bir sebat ve gayretle samanlıkta iğne aramaya bayılır. Her çöpün altını tek tek araştırır” demişti. Edison’a göre Tesla ise bir bilim şairi idi; Düşünceleri harika ama kullanışsızdı.
Yüzlerce elektrik üreticisi Tesla’nın patentlerini kanunsuzca kullanıyordu ve ne zaman ki Westinghouse hepsini mahkemelerde alt etti, üreticiler Tesla’ya karşı hınç beslemeye başladılar. Diğerleri ve General Elektriğe karşı kazanılan davalar geride mutsuz insanlar bırakmaya başlamıştı.
Edison’a göre AC’nin neden olduğu kazalar mutlaka ortaya çıkarılmalıydı. Newyork elektrik cemiyetinin başkanı Pupin, Edison ve Markoni güçlü bir beyin üçlüsü oluşturmuşlardı. Tesla’ya karşı bir araya gelmişlerdi ve hınç besliyorlardı. Tesla’yı karalamak için Edison sokaklarda Fil, köpek gibi hayvanları elektriğe çarptırarak öldürtüyordu. Hatta mahkumların idamında bile kullanıldığı söylenir.
Uzun mesafeler için DC de kayıplar çok fazla idi. Tesla’nın AC sistemi olmasaydı gerekli enerjiyi iletebilmek için her mil başına bir santral kurmak gerekiyordu. Tesla ile Edison arasındaki savaş bir mantık savaşından öte artık bir prestij savaşına dönüşmüştü.
Tesla neden hep yalnız çalıştı:
- Diğer mühendislerin çoğunun sabırsız davranması onu çileden çıkartıyordu.
- Her türlü kontrol mekanizmasından nefret ediyordu.
- Çoğunlukla da etrafındaki kişiler onu anlamıyordu.
Özel Hayatı: Homoseksüel olduğu yönünde fısıltılar yayılmaya başlamıştı. Viktorya dönemi Amerikası’nda bu kabul edilebilecek bir şey değildi ve onu alaşağı edebilirdi. Johnsonlar gibi çoğu kez onu evlendirmek isteyenler oldu hatta bayanlardan teklifler bile geldi. Fakat o her zaman yoğun çalışma temposunu bahane gösteriyordu. Marguerite Merington, Miss Anne Morgan, Katherine hayatına giren bazı kadınlardır. Bu kadınların Tesla’ya ilgileri olduğu bilinse de aralarında resmi herhangi bir ilişkiye dair kanıt bulunamamıştır.
Tesla; “Bir mucidin vahşi arzulu nitelikteki doğası çok yoğundur ve aşkını bir kadına yönelttiği takdirde bilime verebileceği hiçbir şey kalmaz. Sanmıyorum ki anabileceğimiz çok sayıda evli barklı mucit olsun.” der.
1898 yılında Edison ve Tesla kendilerini sıradan insanların en sıra dışı buluşlarla etkilemeye çalıştıkları kıyasıya bir çekişmenin içinde bulmuşlardı. Edison düşüncenin fotoğrafını çekebileceğini duyurdu. Tesla’da güneş ışınlarını kullanarak çalışan bir makine yaptığını. Bu birazda prestij kazanmak için yapılan manevralar gibiydi, bezen içi boş da olsa insanlara hayaller sunmak onları gündemde tutuyordu.
Bir süre sonra radyo dalgaları ile kontrol edilen dünyanın ilk robot teknesi gösterime sunulmuştu. İzleyiciler Tesla’nın tekneyi beyin gücü ile hareket ettirdiğini düşünmüşlerdi. Şu an için bile anlamakta zorluk çektiğimiz EM dalgaları o zamanlarda anlamanın bir imkanı yoktu. Hatta teknenin içinde bir maymun olduğunu düşünenler maymunu görmek için tekneyi açmaya çalıştıkları bile söylenir.
Önceleri zehir gibi olan beyni orta yaşlarda kendisine ihanet etmeye başlayınca not tutmaya başlayacaktı. Belkide bu sayede bir nebze olsun çalışmalarına- düşündüklerine ulaşabildik.
Tesla radyo alıcısından ilginç ritmik sesler tespit etmişti. Bu düzenli sinyallerin Venüs ve Mars’ta yaşayan canlılardan geldiğini düşünüyordu ama sorun radyoda duyduğu seslerin yıldızlardan yayılan dalgalar olmasıydı. (Kozmik ışımalar)
icatlarının başkaları tarafından kullanılması da pek onu rahatsız etmiyordu. Markoni iyi bir adam bırakalım devam etsin “bana ait 17 adet patent kullanıyor” demiştir. Öğrencisi olan Markoni 1909 yılında radyonun icadı ile Nobel fizik ödülü alacaktı. Newyork’daki laboratuvar dünyanın dört bir yanından gelen bilim insanlarının buluşma yeri olmuştu. İnsanlar gerçekten onun ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu.
Geceleri ise sosyal aktiviteler, yorucu deneyler, patent başvuruları, gazete makaleleri ve editörlere gönderilecek mektupların yazılması ile geçiyordu. Mucidin hareketli programı insana sanki birden fazla kişiliği benliğinde barındırdığı izlenimini veriyordu.
Tesla ve Edison ikisi de birbirine o kadar zıtlardı ki: Tesla’nın kulağı çok hassasken, Edison’un bir kulağı sağırdı. Tesla okumuş, tahsilli, beyefendiyken, Edison hiç okula gitmemiş biraz da pasaklıydı. Tesla paraya önem vermeyen tam bir bilim adamıyken, Edison paragöz bir iş adamı ve bilim adamıydı. Tesla hiç evlenmemişken, Edison 2 kere evlilik yapmıştı ve buna benzer aralarında birbirlerinden nefret etmelerini sağlayan birçok etmen vardı.
Tesla’nın hayatı boyunca yapmak istediği şey elektrik dalgalarını radyo dalgaları gibi göndermek ve insanlığa bedava elektrik sağlamaktı. Yaptığı şimşekler 40 m kadar ileriye gidebiliyor, 35 km den sesleri duyuluyordu ve 200 ampulü yakmayı başarıyordu.
Araştırmalarıma göre: Bu tür şimşekler yaratabilmek için Yüksek voltaj, Düşük akım, Yüksek frekans, Az yoğun hava gerekiyordu. Şu an bile verimliliği düşük olan bu cihazların gerçekten işe yaraması ütopya gibi gözüküyor. Tabi Tesla’nın bildiği farklı bir şey eğer yok ise…
Tesla hayalleri uğruna J.P.Morgan’a yalan söyleyerek; uzaklara radyo sinyali ve ses aktaracağını vaad etmiş fakat bunun arkasındaki asıl gerçek ise dünyayı aydınlatmaya çalışmaktı. Morgan bunu fark ettiğinde Tesla’ya vermiş olduğu tüm desteği çekecek ve bir daha da destek vermeye pek sıcak bakmayacaktı. Hayalleri uğruna tüm kariyerini hatta hayatını tehlikeye atıyordu.
Tesla’yı diğer bilim adamlarından ayıran en büyük özellik ise; “paranın başkaları için taşıdığı anlam benim için hiç bir şey ifade etmiyor” deyişidir. Tesla hiçbir zaman paraya önem vermemiş ve hep hayalleri peşinde koşmuştur. Her ne kadar bazı hayalleri ütopik, belki yapılamaz olsa da …
Morgan, Tesla’nın vaatlerinin sabun köpüğü olduğuna inanmaya başlamıştı. Yayılan dedikodular Tesla’yı can evinden vuruyordu. 1910’da En yakın arkadaşı Mark Twain in göç etmesi onu derinden yaraladı. yalnızlaştı daha da içine kapandı. Tesla yıllar geçtikçe daha çok garipleşecek kendisini güvercinleri beslemeye ve onları iyileştirmeye adayacaktı. 1917’de ABD’nin savaşa girmesi ile Tesla’nın elde ettiği tüm telif haklarının gelirleri kesiliyordu. Bu onu daha da sıkıntıya soktu. Onu ve hayallerini iyi günler beklemiyordu.
Hayalleri: Daha o zamana kadar bilim adamlığı kavramı bile çok gelişmemişti. Çılgın, alışılmadık işlerle uğraşanlara mucitler deniyordu. İlk kavramlar 1927 yılında Pratisyenler (Mühendisler), Teorisyenler (Fizikçiler) olarak ayrışmaya başladı.
Ama Tesla Göklerin aydınlatılabileceği, okyanusların evcilleştirilebileceği, denizlerin sulama için toprağın gübreleme için güneşin de enerji elde etmek için kullanılabileceği bir gelecekten bahsediyordu. Ekvatorun çevresine dünya ile eş zamanlı dönecek bir çember kurma projesi (şu anki uydular gibi) Tepkisel bir güç ile tırmanan yolcuların saatte 500 km ile dünyanın çevresini 1 günde dolaşmalarını düşünüyordu.
Radyonun ve otomasyonun babası olarak kabul görecekti. Televizyonu icad edemedi ama hayal edebiliyordu. Uçan soba olarak bugünlerdeki yerden dikey kalkıp yatay uçabilen tarzdaki uçakların planlarını çizmişti. Bu konuda 1980’lere kadar istenilen noktaya gelinemedi. Şimdiki Harrier Sovyet karşılığı ise Yak-36 dır. Hem karada hem havada gidebilen Aeromobil şu anki Belgrat’taki Nikola Tesla müzesinde sergilenmektedir.
200 mil içeriye giren her araç ve canlıyı yok edebilecek bir yeni keşiften söz ediyordu. Ama bu ölüm ışını değildi. 1940 yılında bir gazeteci Tesla’nın ABD çevresine Telegüç’ten bir Çin duvarı örme projesini hatırlatacaktı.
Dünya ve atmosferin üst tabakası elektrik iletken, aradaki tabaka da yalıtkan devasa bir kondansatör-Elk depolayan ve boşaltan bir araç. Yerküre dolan ve boşalan bir “leydan jar” a dönüşecekti. Hem yerküre hem de yüksek hava tabakasında akım dolaşması atmosferi aydınlatacaktı.
Uzun süre çektiği sıkıntılar sonunda yorulmuştu. “Artık bir hayal adamı değilim. Acı deneyimlerim pratik bir insan olmaya yöneltti beni” demiştir.
Başarısız olmasının sebepleri: Tesla’nın düşüncelerinin zamanının çok ötesinde olması onun zamanında hayalperest bir insan olarak nitelenmesine sebep olmuştur. Turbin örneğindeki gibi bazı aletler için o zamanın malzeme teknolojisinin hazır olmaması onun icatlarını kullanışsız göstermiştir. Keza kafa yapısı olarak da bilim çevresinin buna hazır olmaması da birçok buluş için destek bulamamasına sebep olmuştur. Herhangi bir gruba ya da derneğe üye değildi, yaşadığı zamanda onu anlayabilecek pek kimse de yoktu. Çalışmalarını sır gibi saklaması ve yazma alışkanlığının pek olmaması spekülasyonları beraberinde getirdi. Arkasında bıraktığı sandıklar dolusu binlerce sayfa yazı konusunda da hurafeler devam etmektedir.
HURAFELER: Telefors-ışın silahı, Tunguska olayı, Philedelphia deneyi gibi birçok olayda Nikola Tesla’nın adının geçmesine karşın bunlarla alakalı bir delil bulunanamıştır.
SON SÖZ: Nikola Tesla yaşadığı çağın çok ötesinde birisiydi. Çağın buna hazır olmaması ve tekolojik yetersizlikler Tesla’yı ve düşüncelerini hep ütopik olarak göstermiştir. Karalama kampanyalarına karşılık şu an için çok kişi tarafından bilinmese de yıllar geçtikçe tarihteki yerini alacaktır. Onu diğer bilim adamlarından ayıran en temel özellik; Hiçbir zaman para peşinde olmamış ve hep hayallerini gerçekleştirmek için çabalamıştır.
İyi ki doğdun ve iyi ki seni tanıdık !
REFERANSLAR: Tesla Kitabı- Margaret CHENEY